27 Nisan 2014 Pazar

İstanbul'a Dönüş Yolunda

Günlerdir İtalya ile ilgili yazdıklarımdan sıkıldıysanız, aşağıdaki bu son yazımı, İstanbul uçağında, İtalya ile ilgili defterime karaladıklarımı takdimimdir.


                                        Torino: Sakin, yeşil şehir, ilk pizza deneyimimiz


Venedik: San Marco Meydanı, kanalların, köprülerin güzelliği, evlerin balkonlarından sarkan çiçekler...


Floransa: Görsel ve tarihsel hazinelerine söylenecek söz yok ama... Arkadaşımıza, tiramisu yemek için gittiği yerde, yemek yerse tiramisu servisi yapacaklarını söylemeleri... Dilim pizza ve fast food yenen yerlerin kapanması için kampanya başlatmaları, bu yerlerin şehrin kalitesini düşürdüğüne inanmaları... Bunlar çok hoş şeyler değil, sadece paralı turistin gelmesini istiyorlar sanırım.


S. Gimignano: Hiç bir olumsuz yönünü söyleyemeyeceğim. Dilim pizza da satılmaya devam ediliyor üstelik...


                                        Siena: Tarih, zenginlik, fanatiklik diz boyu...


Arrivederci Roma: Kalabalık, gürültülü, bu şehirde bizden bir şeyler var gibi. Yine görmek isterim, Trevi Çeşmesi'ndeki dileklerim tutar belki, kimbilir...



Napoli: Kalabalık, düzensiz, her şeye şarkı yazan insanların şehri.

Autogrill'ler: Otoyolda giderken cankurtaran simitleri.

Şarkılar: İtalyanca şarkıları eskiden beri severim, cinsiyet ayrımcılığı olacak belki ama erkek sesleri daha güzel.


Mutfak: Makarna, pizza, tiramisu, kahve, limoncello nefis. Her zaman taze malzeme, İtalyanlar bence de bu işi biliyor.

Banklar nerede: Sokaklarda yorulduğunuzda dinleneceğiniz banklar yok, sanırım insanları kafelere çekmek için. Bu yüzden bazı insanlar merdivenlerde, kenarda köşede oturup bir şeyler atıştırıyor.

17 rakamı: İtalyanların 17 rakamının uğursuzluğuna inandıklarını, apartmanlarda 17. katın, otellerde 17 numaranın, bazı uçak şirketlerinde 17 nolu koltuğun olmadığını biliyor muydunuz?

Alışamadığım: Siestaları, 15:00-18:00 arası yemek servisi olmaması.

Hiç yorum yok: