22 Nisan 2014 Salı

İtalya Turu III: Floransa


Floransa (Frenze) Arno nehrinin böldüğü, İtalya rönesansının doğduğu, Leonardo da Vinci ve Michalengelo'nun yetiştiği şehir. Sembolü zambak olan Floransa aynı zamanda Toscana bölgesinin başkenti ve her yıl 25 milyon turist alıyor.


Ortaçağ İtalya'sında merkezi bir otorite yoktu, 15. yüzyıl başlarında Floransa 50 bin nüfuslu, yün ticaretiyle zenginleşmiş bir şehirdi. Bu zenginlikte Medici ailesinin katkısı büyüktü, aile yönetimde de söz sahibiydi, bunun yanı sıra pek çok sanatçıyı himaye ediyordu.


Floransa'ya giderseniz Senyörler Meydanı'nı (Piazza del Signoria), 14. yüzyıldan kalma Vechio Köprüsü'nü (Ponte Vechio) görmeden dönmeyin.



Santa Maria del Fiore Katedrali ise kelimenin tam anlamıyla muhteşem. Beyaz, pembe, yeşil mermerden yapılmış bu gotik katedralin süslemeleri 140 yılda tamamlanmış. Katedralin çan kulesi (Giotto çan kulesi), 85 metre yükseklikte, 10 bin tonluk bir çana sahip.


Vaftizhane kapıları Cennetin Kapıları diye biliniyor, yaklaşık 5 metrelik kapılarda kutsal kitaptan on sahne var ama meydanda göreceğiniz maalesef kapıların aslı değil.
Senyörler Meydanı tam bir açık hava müzesi, meydanda Poseidon Çeşmesi, Davut heykeli (orijinali Accademia Gallery'de), Perseus, Herkül... daha pek çok heykel bulunuyor. Meydan oldukça kalabalıktı, sanat tarihi öğrencileri de bir köşede çizim yapıyorlardı. Meydanda susuz kalanlar için ufak bir not: Poseidon Havuzunun arkasında bir çeşme bulunuyor.








Duomo İtalya'nın en büyük kilisesi, 463 merdiveni çıkmayı göze alırsanız, en tepesine çıkılabiliyor.


Floransa'daki ünlü Uffizi Müzesi dünyanın en ünlü müzelerinden biri. 600 yıllık bir tarihi var ve içinde Medici ailesinin inanılmaz sanat koleksiyonu bulunmakta. İki katlı müze her yıl milyonlarca ziyaretçiyi ağırlıyor. İçinde Boticelli, Tziano, Rafaello, Michalengelo, Rembrant, Leonardo da Vinci gibi yüzlerce ressamın eserlerini ve sayısız heykeli barındırıyor. Bir haberde galerinin ekonomik sıkıntı yüzünden elektrik borcunu ödeyemediğini, sıkıntının devamı halinde galerinin kapanacağını okumuştum, umarım bu gerçekleşmez. Floransa'daki ilk günümüz pazartesi olduğundan müze kapalıydı, ikinci gün ise Toscana turu olduğundan ben maalesef gezemedim.


Ana Meydan hareketliydi, bir müzisyen grubu caz müzik sevenler için yine harika parçalar çalıyordu. Meydandaki ünlü Gilli Cafe pahalı olmasına rağmen kalabalıktı, lezzetli tiramisusunu denemek isterseniz, fazla büyük olmayan bir dilimi 12 euro. Anlaşılacağı gibi Floransa pahalı bir şehir, örneğin iki makarna tabağı, iki bira için 36 euro ödedik. Ünlü markaların bulunduğu şık bir caddesi de var, alışveriş meraklılarına duyurulur :)





Şehirdeki taksilerin çoğu aşağıdaki kadar süslü olmasa da, (şöförü mor pelerinli kadın) hava kirliliğine yol açmamak için elektrikle çalışıyor. Turistlerin tercih ettiği faytonların bazıları çok şık, sürücüleri de tarihten çıkmış gibiydi.




Gezi sırasında öğrendiğim bir kaç kısa bilgiyi de aktarayım: italyanlar 87 yaşındaki cumhurbaşkanlarını çok seviyor, 1200 euronun altında çalışmıyorlar, herkesin evi var, on binadan altısı tarihi bina, 60 milyonluk ülkede 49 milyon binek aracı var. Eğitim parasız, devlet okullarındaki eğitim iyi olduğundan dersane diye bir olgu yok. Askerlik mecburi değil ama yapmayanlar işini aksatmayacak şekilde toplum hizmeti yapıyor. İtalyanlar ülkedeki adalete güveniyor. Floransa yazımı Çiçero'nun ünlü sözüyle bitirmek isterim. "Adalet herkes içindir."

Hiç yorum yok: