15 Nisan 2016 Cuma

ELHAMRA SARAYI (İspanya 10)



Bugün Endülüs'te son ve en zorlu günümüz, yine erkenden yola düştük, Elhamra'ya gidiyoruz.


Günler önce randevu alındı. Rehberimiz, randevu saatinde orada olamazsak içeri giremeyeceğimizi, içeri girdiğimizde biletimizi iyi korumamız gerektiğini, içeride 3-4 kez kontrolden geçeceğimiz uyarısını yapıyor. Anlaşıldığı gibi Elhamra'ya girmek biraz zahmetli.


Elhamra, Sierra Nevada dağlarının eteklerinde, Gırnata'ya hakim bir tepede yer alıyor.



Savunma kalesi ve saray olan yapılan Elhamra'nın temeli 1232 yılında atılmış.



Gösterişi olmayan bir kapıdan giriyorsunuz, ama sizi içeride eşsiz güzellikte bir saray ve bahçeler karşılıyor.


Elhamra'nın adı duvarlarında ve damlarda kullanılan kırmızı malzemeden geliyor. (Elhamra kırmızı demekmiş)


İber yarımadasında yüzyıllarca hüküm süren kuzey afrikalı arapların bu son kalesinde, müslüman, hıristiyan ve yahudi ustalar birlikte çalışmış.


Duvarlar, tavanlar ve sütunlardaki işçilik bir ara o kadar başımı döndürdü ki, fotoğraf çekmeyi unuttum. Bu kadar etkileneceğimi hiç düşünmemiştim.


Elhamra'ya, bilim, sanat ve yaratıcılığın mükemmel birlikteliği diyebilirim.


Saraya 8 kilometre uzunluğunda bir kanalla su taşımışlar, hamamlarında sıcak ve soğuk su tesisatı bulunurmuş.


Her ayrıntı hesaplanmış, perspektife uyulmuş, gün ışığı ve gölgeler hesaplanarak pencere ve kapılar açılmış.


Su ve doğanın uyumu estetik görüntüler oluşturuyor ve bu kadar büyük bir yapıdaki zerafete hayranlık duyuyorsunuz.



Dört bir yanınızda Kuran'dan ayetler ve şairlerin mısraları, süslemeler nerede bitiyor, yazılar nerede başlıyor farkedemiyorsunuz.




Sayamadığımız kadar salon, avlu, bahçeyi gezdik. Fıskiyeli havuzlarla, bahçelerle, çeşmelerle kendimizden geçtik.


Granada'nın 1492'de Kastilya ordularının eline geçtiğini, sarayın tahrip edilip bazı bölümlerinin yıkıldığını biliyoruz.



Bugüne bütünüyle ulaşabilseydi, yerdeki paha piçilmez halılarıyla, diğer aksesuarlarıyla, ne kadar muhteşem olduğunu hayal etmek zor değil.


Buraya sınırlı sayıda fotoğraf ekleyebildim. Fırsatınız olursa mutlaka görmenizi öneririm. Güneş batarken, sarayın neden dünyanın 7 harika yapısından biri olduğunu anlamış olarak, tepeden aşağıya yürümeye başladık. Daha sonra otobüsümüze binerek, Granada'daki otelimize geri döndük.






Sonraki yazım Valencia'da buluşmak üzere...






Hiç yorum yok: